top of page
Yazarın fotoğrafıOriginn

OKUMA VE PAYLAŞMANIN HEYECANIYLA #3: “AHALİ VE ORIGINN KİTAP KULÜBÜ"


 

Geçen üç ay içinde Ahali ve Originn Kitap Kulüpleri neler okudu, neleri konuştu şöyle bir özetleyelim!

Madame Bovary - Gustave Flaubert:

İlk çağdaş realist roman kabul edilen, devrimci her hamle gibi yaratıcısının başına dert olan ama sonunda da geleceğe uzanan yollar açan Madame Bovary’nin erişebildiğimiz tüm katmanlarına uzandık. Gerard’ın “mimetik arzu” kavramından “Bovarizm” e, liberalizmden Fransız Devrimi’ne, eğitim, din, sanat, ahlak gibi insan ve toplumla ilgili pek çok konuya odaklandık. Aşk konuştuk mu? Elbette…Sanılanın aksine Flaubert bizi aşkın içinden çok aşkın dışındaki düzleme taşıdı. Nabokov’un sözleri ile bitirecek olursak; Flaubert olmadan Fransa’da Proust, İrlanda’da Joyce, Rusya’da Çehov olmazdı.


Kapak Kızı - Ayfer Tunç:

Edebiyatımızın yetkin kalemlerinden Ayfer Tunç’u okumak da konuşmak da keyifli ve hem kendimize hem birbirimize yakınlaştığımız bir deneyimdi. Üçlemenin ilk kitabı Kapak Kızı ile biz de bir trenin içinde bir vagondan diğerine yolculuk yaptık. Pencerelerden gördüklerimiz kimi zaman bir itirafa kimi zaman serzenişe götürdü. Bol bol huzurun ne olduğunu, sıradanlığı, vazgeçtiklerimizi, ödenen bedelleri, mutluluğu konuştuk. Karar verirken ne kadar özgür ne kadar dürüst olabiliyoruz, cesaret yaşamsal bir ihtiyaç mı, iki yüzlü ahlak topluma yüklenirken aile de bunun bir parçası olmuyor mu gibi bıçak sırtı sorulara birlikte yanıt aradık. Uzlaşmak zorunda olmamanın verdiği özgürlük ve fikirlerimizdeki farklılıklar ile zenginleştiğimiz, zor konuları kolay konuştuğumuz buluşmalarla iletişimimiz iyiden iyiye pekişti. En uzun süre üzerinde kaldığımız ve hatta günlerce peşimizden gelen “kaybolmak” konusu ise kimimiz için ürkütücüyken kimimiz için heyecan vericiydi.


Yabancı - Albert Camus:

Yaptığımız en coşkulu, en dönüştürücü, en heyecanlı buluşmalardan biri tabii ki Yabancı için gerçekleşti. Mersault’yu ve onun yabancılaşmasını anlama gayretimiz farkında olmadan yine bizi kendimize yaklaştırdı. Ölümün varlığı ve gerçekliği karşısında hayatı yorumlamak, toplum önünde herkesin biraz suçlu oluşunu değerlendirmek, yargılamanın içinde adaletin nerede, yorumlamanın nerede olduğunu çözmek, kendi yargılarımızı sorgulamak ve tüm bu çetrefilli konuları paylaşabilmek yorucu ve bir o kadar keyifliydi. Çözdük dediğimiz her yerden yeni bir düğümü elimize alıp, yanıtladığımız (ya da yanıtladığımızı sandığımız) soruların yerine yenilerini koyarak yeni okumalara yol aldık.

Peri Kızı Af Buyrun - Polat Özlüoğlu:

Her sayfasından bir kadının seslendiği, şiir okuyayım dedirten öyküleriyle ruhun ve zihnin en mahrem, en örselenmiş, en kırılgan köşelerine ulaşan bir kitap Peri Kızı Af Buyrun. Sadece kadına değil, toplumun kabul edilemez derecede gaddarlaşmış, kararmış tarafının ötekileştirdiği, baskıladığı “diğer” tarafının öyküleriydi okuduklarımız. Ne eğitmek, ne keyif vermek, ne iyi hissettirmek niyeti vardı öykülerde, göstermek bile değil, var olanın varlığını satırlara şiir tadında işlemişti yazar. Kötünün de kötüsü, mazlumun da mazlumu olurdu, gördük…



Önemsiz Bir Kadın - Oscar Wilde:

Kurgu edebiyat dışında, biyografi ve öykü türlerinde okuduktan sonra bir de oyun okuduk. Hem de en keskin en sivri kalemlerden biri, Oscar Wilde’ın oyunu. Annesi “İnsanların günah işlemek uğruna yaşamaları gerekir.” diyen devrimci bir şair ve yazar, babası ise bir doktor olan Oscar Wilde başarılı ve iyi bir eğitim almış, savaş karşıtı, pasifist, sosyalizme inanan, bugün için bile “aykırı” denecek hamleleri ve sözleri olan çarpıcı bir kişilik. Toplumu ve İngiliz sosyetesini eleştirdiği oyunda bu keskin zekanın yarattığı repliklerle ters köşeye yatırdığı seçkinlerin ahlakı aslında günümüzün sosyal yapısını aynı derecede iğneliyor. Konuştuğumuz pek çok konudan öne çıkanlar ise evlilik ve ilişkiler, kadın-erkek-toplum-ahlak arasındaki karmakarışık bağlar ve yargılar, romantizm, tutku, sevgi, aşk gibi kendi dürüstlüğümüzden bile emin olmamızın zor olduğu konular, beden ve ruh yolculuğu, azizler ve günahkarlar, inanç ve adalet gibi kandırmacaya açık alanlardı.

Tahmin edileceği üzere üç ay bizi birbirimize daha da bağlarken renklerimizdeki farklar bizi zenginleştirdi. Kitaplarla kurduğumuz köprülerde birlikte çok suların üzerinden geçtiğimiz, zor günleri kolaylaştıran, “iyi ki var” dediğimiz Originn ve Ahali Kitap Kulüplerimiz Doppler (Erlend Loe), Labirent (Burhan Sönmez) ve Cehenneme Övgü (Gündüz Vassaf) ile yola devam ediyor.


 

Nihal Yurtseven

Dodokitap Kitabevi



95 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page